Türkisch - Englisch
Türkisch - Englisch
Deutsch - Englisch
Französisch - Englisch
Spanisch - Englisch
Englisch Synonyme
Türkisch - Englisch Sätze
Synonyme
Sätze
Werkzeuge
Quellen
Über uns
Kontakt
Einloggen / Registrieren
Licht Ausschalten
English
English
Türkçe
Français
Español
Deutsch
Synonyme
Werkzeuge
Quellen
Über uns
Kontakt
Einloggen / Registrieren
EN-TR
Türkisch - Englisch
Deutsch - Englisch
Spanisch - Englisch
Französisch - Englisch
Englisch Synonyme
Türkisch - Englisch Sätze
Türkisch - Englisch
Französisch - Englisch
Spanisch - Englisch
Deutsch - Englisch
Verlauf Ausblenden
Velaufsdetails
Verlauf Löschen
Verlauf :
if at all possible
kurumsal ittifak merkezi
ileri süren
Verlauf
Sätze
Bedeutungen von dem Begriff
"ileri süren"
im Englisch Türkisch Wörterbuch : 1 Ergebniss(e)
Kategorie
Türkisch
Englisch
Law
1
Law
ileri süren
proponent
adj.
Bedeutungen, die der Begriff
"ileri süren"
mit anderen Begriffen im Englisch Türkisch Wörterbuch erhalten hat: 34 Ergebniss(e)
Kategorie
Türkisch
Englisch
General
1
General
bir şeyin sahtesini yapıp orijinal olduğunu ileri süren kimse
forger
n.
2
General
insanlığın adem-öncesi bir başlangıcı olduğunu ileri süren dini görüş
preadamism
n.
3
General
ileri süren kimse
assertor
n.
4
General
(kanıt) ileri süren kişi
adducer
n.
5
General
doğadaki hareketin çeşitli biçimlerinin tek bir gücün tezahürleri olduğunu ileri süren kuram
monodynamism
n.
6
General
doğaüstü kişi veya olayların insanın hayal gücünden kaynaklandığını ileri süren görüşe bağlı kimse
mythicist
n.
7
General
maddenin doğasının tüm fenomenlerin kaynağı olduğunu ileri süren doktrin
pamphysicism
n.
8
General
mitlerin gerçek olay veya kişiler üzerine kurulduğunu ileri süren teoriyle açıklamak
euhemerize
v.
9
General
mitlerin gerçek olay veya kişiler üzerine kurulduğunu ileri süren teoriyle açıklamak
euhemerise
v.
10
General
veya ile birbirine bağlanmış ayrışık seçenekleri ileri süren
disjunctive
adj.
Law
11
Law
bir grup borçlunun toplam borçtan belirli oranlarda sorumlu olduğunu ileri süren bir kavram
division
n.
Medical
12
Medical
(kan biliminde) kan hücrelerinin iki tür kök hücreden meydana geldiğini ileri süren teori
dualism
n.
Psychology
13
Psychology
kişinin varlığının düşünmesiyle bağlantılı olduğunu ileri süren bir felsefi ilke
cogito
n.
14
Psychology
bilinçli tüm tecrübelerimizin temelinde duyuların yattığını ileri süren psikoloji sistemi
sensationism
n.
Chemistry
15
Chemistry
elementlerin fiziksel ve kimyasal özelliklerinin, atom ağırlıklarının periyodik fonksiyonları olduğunu ileri süren yasa
mendeléeff's law
n.
Biology
16
Biology
yeni türlerin göreceli olarak kısa bir zaman diliminde hızlıca geliştiğini ileri süren bir evrim teorisi
theory of punctuated equilibrium
n.
17
Biology
yeni türlerin göreceli olarak kısa bir zaman diliminde hızlıca geliştiğini ileri süren bir evrim teorisi
punctuated equilibrium
n.
18
Biology
hayvan ve bitkilerin düşük formlardan daha yüksek formlara geçme gücüne sahip olduklarını ileri süren bir doktrin
development theory
n.
Astronomy
19
Astronomy
her gezegenin yörüngesinin odak noktasında güneş'in bulunduğu bir elips şeklinde olduğunu ileri süren bir yasa
kepler's first law
n.
Social Sciences
20
Social Sciences
toplumda tek bir baskın kültür yerine çok sayıda kültürü kapsamak gerektiğini ileri süren teoriye ait veya ilişkin
multicultural
adj.
Religious
21
Religious
tanrısal doğaya sezgisel bilgi ile ulaşılabileceğini ileri süren bakış açısı
theosophism
n.
22
Religious
ekmek ve şarabın isa mesih'in bedenine ve kanına dönüştüğünü ileri süren ortaçağ teolojik doktrini
transaccidentation
n.
23
Religious
manastır yerine kurucusuna daha sıkı bağlı olduğunu ileri süren bir fransiskan tarikatı kolu
observantine
n.
24
Religious
manastır yerine kurucusuna daha sıkı bağlı olduğunu ileri süren bir fransiskan tarikatı kolundan olan rahip
observantine
n.
25
Religious
isa'nın bedeni ve kanının komünyondaki ekmek ve şarabın özüyle aynı anda var olduğunu ileri süren öğreti
consubstantiation
n.
26
Religious
manastır yerine kurucusuna daha sıkı bağlı olduğunu ileri süren fransiskan tarikatı koluna ait veya ilgili
observantine
adj.
Philosophy
27
Philosophy
tanrısal doğaya sezgisel bilgi ile ulaşılabileceğini ileri süren bakış açısına inanan kimse
theosopher
n.
28
Philosophy
maddenin canlı olduğunu veya madde ile hayatın birbirinden ayrılmazlığını ileri süren düşünüş
panvitalism
n.
29
Philosophy
maddenin canlı olduğunu veya madde ile hayatın birbirinden ayrılmazlığını ileri süren düşünüş
hylozoism
n.
30
Philosophy
tanrısal doğaya sezgisel bilgi ile ulaştığını ileri süren bakış açısı
theosophy
n.
31
Philosophy
bilimin görevinin olaylara nedensel açıklamalar getirmek olduğunu ileri süren görüş
mechanism
n.
32
Philosophy
belirli ahlaki gerçeklerin kişilerin tutumlarından bağımsız olarak var olduğunu ileri süren bir meta-etik doktrin
objectivism
n.
33
Philosophy
tüm bilgimizin kökeninin duyularda ve duyumlarda yattığını ileri süren öğreti
sensationism
n.
Geology
34
Geology
doğada yaşanan olayların derece derece yaşanmadığını savunan bunların çok büyük değişikliklerle meydana geldiğini ileri süren eski bir düşünce sistemi
catastrophism
n.
×
Pronunciation in context (
out of
)
Pronunciation of ileri süren
×
Term Options
Übersetzung Vorschlagen / Korrigieren
Französisch Englisch Wörterbuch
Spanisch Englisch Wörterbuch
Deutsch Englisch Wörterbuch
Englisch Synonyme Wörterbuch
Google Images
Merriam Webster
Dictionary.com
The Free Dictionary
Abbreviations
Wikipedia in English
Wikipedia in Turkish
Urban Dictionary
German, LEO
Chinese, Dict.Cn
Spanish, SpanishDict
Russian, Multitran.ru
Medical, MedicineNet
İşaret Dili, Signing Savvy